Es Ticaret

Hakkımızda

38

Yıllık Tecrübe

Hikayemiz

ES Ticaret İthalat İhracat Ve Sanayi LTD. ŞTİ

28 Eylül 1993 tarihinde Edirne’nin Havsa ilçesinde yurtiçi Zahire, Hububat Alım Satım, yurtdışı İthalat-İhracat yapılmak üzere kurulmuştur. 1996 yılında bünyesine İlhan ÖZTÜRK’ün kurucusu olduğu Öztürkler Un Fabrikasını katmış ve bu tarihten itibaren, şirketin ana iştigal konusu Un Üretimi olmuştur. Günde 360 ton işleme kapasitesine sahip tesislerimizde, piyasalarda 1976 yılından beri kaliteli yüksek kapasitesi ile bilinen ÖZTÜRKLER UN tescilli markasıyla Simitlik, Baklavalık, Böreklik ve Ekmeklik un üretimi sürdürmektedir. Toplam (8+8) 16 valsli çift üniteye sahip işletmemizde yılın 12 ayı ara verilmeden çalışılmaktadır. Kaliteye önem veren, bu sebeple de makine parkının sürekli yenilemeyi ilke edinen işletmemiz daha kaliteli un üretme imkanına kavuşmuştur. Yönetim ve üretimimiz 42 kişilik konusunda uzman kadrosu ile gerçekleştirilmektedir. Mühendis eşliğinde son derece modern teknoloji ile donanımlı laboratuarımızda titizlikle ve eksiksiz bir çalışma ile sağlanmaktadır. İstanbul’da bulunan irtibat büromuz ve pazarlama personellerimiz aracılığı ile satışı, fabrikamızdan sevkıyatı ve dağıtımı yapılmaktadır. İşletmemiz gerek yarattığı istihdam, gerekse çevre buğdayının müstahsilden değerinde alınıp işlenerek bölge ve ülke ekonomisine istihdam ve katma değer yaratılmasına önem vermiş, çiftçimize kaliteli buğday üretimi konusunda teşvikte bulunmuş ve bulunmaya da devam edecektir Fabrikamız, kurulduğu günden beri teknolojik değişimleri takip ederek size kaliteyi sunmaktadır. Üretimimizin her adımında müşteri memnuniyeti ve kalite esastır… Kaliteyi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.

Vizyon

Fabrikamız, yöneticiler ve çalışanlarımız ile kalite ve güven çerçevesinde, kalite, lezzet, memnuniyet çıtasını yükseltmek ve en iyi hale getirmektir. Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesine büyük önem verilmektedir. Sürekli olarak teknoloji takibatı, araştırma ve personel eğitimi ile verimlilik ve kaliteyi artırmak için emek harcanmaktadır. Öztürekler Un, girişimci, müşteri odaklı yaklaşımıyla gıda sektöründe büyük bir öncü olmayı hedeflemektedir.

Misyon

Gıda sektöründeki uzmanlığını ve iş süreçleri deneyimini birleştiren Öztürkler Un FABRİKASI’nın misyonu ; özgün hizmet anlayışı güncel teknoloji kullanımıyla müşterilerin ihtiyaçlarına birebir cevap veren çözümler geliştirmek. Sadece satış değil, satıştan sonra ki müşteri memnuniyetidir.

Ekmek Tarihi

İnsanlığın İlk Dönemlerinde Ekmek

EKMEĞİN TARİHÇESİ Ekmeğin tarihi medeniyetlerin tarihi kadar eskidir. Ekmek, insanoğlunun bilinen en eski ve önemli gıda maddesidir Genel kabule göre, ilk insanlar su ile ıslatılmış ve kendi haline bırakılmış buğday kırmasında gözeneklerin meydana geldiğini görmüşler ve gözenekli kütleyi sıcak taşlar üzerinde pişirdikleri zaman tad ve lezzetinin iyi olduğunu anlamışlardır. Cilalı Taş Devrinde (Neolitik Çağ) Kestane, Meşe Palamudu gibi bazı bitkisel ürünlerin ezilip suyla karıştırdıktan sonra elde edilen hamurun, kızgın taşlar üzerinde ya da kül içerisinde pişirilerek yendiği de bilinmektedir. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgiye göre MÖ. 4000 yıllarında Babilliler özel fırınlarda ekmek pişirmeyi biliyorlardı. Yine MÖ. 4300 yıllarında değirmencilik ve fırıncılık sanatının icra edildiği, yapılan kazılarla elde edilen bulgulardan anlaşılmaktadır. MÖ. 2600 yıllarında Eski Mısırlılar, buğday unu ve su karışımından elde edilen hamura maya kattıklarında ekmeğin daha yumuşak, daha kabarık olduğunun farkına vardılar. Çeşitli sınıflardan oluşan Mısır halkı ekmeği uzun zamandan beri bilmekteydi. Ancak mayanın tesadüfen bulunmasının ardından beyaz ekmek soyluların ve sarayın simgesi haline geldi. Zenginlerin ve soyluların rağbet ettiği bu mayalı ekmekler o kadar değer kazandı ki, Eski Mısır'da bu ekmekler para yerine bile kullanılmaya başlandı. Mısır'dan Roma'ya ve ardından Batı Avrupa'ya yayılan mayalı ekmek, son asırlarda hemen bütün dünyada sofralarda yerini aldı. Orta ve diğer Avrupa ülkelerine ekmek daha sonraları güneyden yayılmıştır. Avrupalılar buğdaydan önce çavdar gibi diğer tahıl ürünlerini kullanmışlar, ancak 15. yüzyılda buğdaydan beyaz ekmek yapımına başlamışlardır. Mikroorganizmaların ve mayanın aktif olarak bilinmesinden (19. yüzyıl) sonra ekmek üretimi sanayi dalı haline gelmiştir. Yeryüzünde en fazla ekmek tüketen toplumların başında Türkiye gelmektedir. Yurdumuzda yaygın olarak buğday unundan ve mayalanmış hamurdan üretilen ekmek tüketilmektedir.Ancak kısıtlı da olsa bölgelere göre mısır, yulaf, çavdar ve benzeri tahıllardan da ekmek üretilmektedir. Ekmek, bir emek ürünü, alınteri simgesi ve Allah'ın kullarına nimeti olarak hemen bütün dinlerde övülmüş ve kutsal sayılmıştır. İslam dininde de ekmek çok değer verilen gıdaların başında gelmektedir. Hıristiyanlık ve Musevilikte olduğu gibi İslam Kültüründe de ekmeğin özel bir yeri vardır. Ekmeğin özel bir yer tuttuğu kültürlerde fırıncılık da önemli bir yer tutmaktadır. Bizim inancımıza göre, Cebrail (AS) Adem(AS)'e unu öğüterek ekmek yapmayı öğretmiştir: Bu nedenle de fırıncılar Adem(AS)'ı "PİR" olarak kabul ederler. İslam Peygamberi Hz.Muhammed (SAV) devrinde Medine'de yaşayan Amr Bin Ümran'ı da ikinci "PİR" olarak sayarlar.

Ekmek

Osmanlı da Ekmek

Osmanlı'da ekmek önceleri ev fırınlarında, komşu hanımların birbirine yardımıyla, belli günlerde, daima kadınlar tarafından yapılan ve pişirilen bir nimetti. Sanıyorum ki, Türk mutfağında ekmeksiz bir sofra hiç düşünülememiştir. Ekmek, buğdaydan, çavdar unundan, mısırdan, kepekten yapılır; somun, pide, şepit, bazlama, yufka ekmeği gibi çeşitleri vardır. Karadeniz'in mısır pastası denilen mısır unu ekmeği ve İstanbul'un francalası incelmiş ekmek türlerinden sayılırdı. Zaman elbette ekmeklerimizle de oynamakta ve kendine uygun değişiklikleri yapmakta. Pide ekmeğini, söz gelimi, insanlar artık yalnız ramazan ayında görüyorlar. Osmanlı, Batı yaşamından etkilenmeye başladıktan sonra ekmek üretiminden de değişim başlamış ve ev fırınlarındaki ekmek üretimine karşılık çarşı ekmeği gündeme gelmişti. Çarşı ekmeğini ev kadınları önceleri sevmediler. Hatta ayıpladılar. Ev dedikodularına, "onlar çarşı ekmeği yer" l'fı bazen ayıplama olarak, bazen de alay etmek için kullanılan bir deyim olmuştu.. Ekmeğini evinde yapan veya yaptıran hanımlar sıkıntılarını şu deyişlerle ifade ederlermiş: Samanlıkta saray oldu Kadınlara kolay oldu. veya: Ekmek çarşıya düştü Elâlem aç kaldı, küstü. Ama aslında ekmek ne küstü, ne darıldı. Ekmek her haliyle vazgeçilmez bir yiyeceğimiz olduğu için ilk günden bugüne bütün zarafeti ve tadıyla sofralarımızın baş tacıdır. Öyle değil mi efendim? Öyle ise dilinmiş ekmeklerimizi soframıza koyar, biz de Osmanlı yemeklerinin sohbetine başlarız.

Sertifikalarımız

Öztürkler UN

Mesai Saatlerimiz:

Pazartesi – Cumartesi, 08:30 – 17:30

Pazar: Kapalı

İştiraklerimiz

Es Ticaret ltd. Şti.

Eslidaş A.Ş.

Es Tarım

Estor Gıda A.Ş.

Bize Ulaşın

Osmanlı Köyü
Tilkidere Mevkii
Havsa / EDİRNE

+90 284 336 18 00

info@ozturklerun.com